İnsan vücudunda tıpkı kolajen gibi gençlikte daha çok var olan ve yaş aldıkça azalan, çoğu kimsenin dikkat çekmediği bir molekül daha bulunmaktadır. Bu çoğu kişinin bilmediği fakat olmazsa olmaz molekül Hyalüronik Asittir. Cildinizde dolgu maddesi görevi gören jel benzeri diyebileceğimiz bir molekül olan Hyalüronik asit, cilt hücrelerinde ağırlığının tam 1000 katı kadar su tutabilmektedir ve bu sayede mükemmel bir nemlendirici olarak kırışıklıkları azaltmaktadır.
Son zamanlarda adından sıkça söz ettiren hyalüronik asit için yapılan bilimsel çalışmalar, bu molekülün ciltteki hidrasyonu artırdığını, kolajen üretimini yükseltmeye katkı sağladığını ve cildin esnekliğini koruduğunu göstermektedir. Genellikle cilt ile ilgili bakım, yaşlanma, güzellik gibi konularda karşılaştığımız hyalüronik asit; cildin yapısında bulunan ve kolajen ile elastin arasında yer alan bir moleküldür. Konumu gereği cilde canlılığı veren dokudur. Vücudun doğal olarak ürettiği hyalüronik asit, az önce bahsettiğimiz gibi yüksek kapasitede su tutma özelliğine sahip olması sayesinde cildin nemli ve esnek görünmesini sağlayan en önemli faktörlerden birisidir.
Hyalüronik asit insan vücudunda belirli doku tiplerinde bulunmaktadır. Bu dokular; epitelyal, konnektif ve sinirsel dokulardır. Bu başlıca dokuların yanı sıra, yumuşak dokularda ve gözün vitröz sıvısında da bulunmaktadır. Birçok kozmetik ürününün içeriğinde bulunmakta olan hyalüronik asit, yaşlanma karşıtı özelliği ile estetik operasyonlarda da sıklıkla kullanılmaktadır.
Hyalüronik asitin de tıpkı kolajen gibi genç yaşlarda vücuttaki üretimi %100 iken, ilerleyen yaşlarda üretiminde azalma görülmektedir. Hyalüronik Asit’in azalması doğrudan kolajen üretimini etkilemektedir. Dolayısıyla vücut tıpkı kolajen desteğine ihtiyaç duyduğu gibi hyalüronik asit desteğine de ihtiyaç duymaya başlar. Hyalüronik asit içerikli kolajen takviyesi kullanmak vücut için daha faydalı olacaktır.
Comments